Murat Menteş, aslında hepimizin ismini duyduğu ama çoğumuzun okumadığı bir yazardır. Okuyalım efendim okuyalım! Geçenlerde kitapçıda gezerken o muhteşem kapağıyla dikkatimi çekti, Dublörün Dilemması. Kitabın içindeki isimler hem çok ilginç, hem de insanda bir gülümseme bıraktıracak cinstendi; Nuh Tufan, İbrahim Kurban, Ferruh Ferman, Habib Hobo…
”Aynı anda iki yerde olmanız mı gerekiyor? Bizi arayın!” ilanı üzerine yaşanılan olaylar silsilesi anlatılıyor.Bir albinonun yalancı bir dilemmaya duyduğu derin aşkı neler yaptırabilir? Üstelik tabloların içinde yaşayan insanlar, limonatanın içinde yüzen balıklar, odadaki tüm eşyaların birden havalandığını gören/gördüğünü zanneden bir albino bu. Nuh Tufan… Hem öksüz hem yetim, hem aşık hem serseri, hem naif hem hırçın bir sürmeli albino. Lisede kurduğu Afilli Filintalar grubunun daha önce şahit olmadığımız bir baş kaldırısı var. Belki de çoğumuzun yapmak isteyip de yapamadığı, egoları sevgilerinin önüne geçmiş öğretmenlerimize hadlerini bildirme operasyonu. Harika değil mi!
İbrahim Kurban, hayatı boyunca zenginliğinin ona tanıdığı ayrıcalıklara iğrenerek bakan, kabullenmeyen bir Afilli Filintalar üyesi. Liseden beri sıkı dostlukları var Nuh Tufan’la. Çatı katındaki odasında deneyler,icatlar yapan bir acayip insan tanesi. Sevdik mi İbrahim Kurbanı? Fazlasıyla!
Kitapta birçok ilginizi çekecek karakter var. Boş vakitlerinizde yüzünüzü gülümsetecek,dünyalık kederlerinizden bir süre sıyrılmanızı sağlayacak bir solukta okuyacağınız bir kitap. Sözlerimi kitapta Nuh Tufan’ın ağzından duyduğumuz Ah Muhsin Ünlü’ye ait olan dizelerle noktalıyorum.
Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin…