Günümüzde ekonomide kullandığımız pek çok terim ve görüş; geçmişte ünlü ekonomi adamları ve profesörleri tarafından ortaya atılmış ya da tanımlanmıştır. Likidite tuzağı da bunlardan birisidir. Likidite tuzağı ifadesi ekonomi ile ilgilenen hemen herkes tarafından yakinen tanınan John Maynard Keynes tarafından dile getirilmiş ve tanımlanmıştır. Likidite tuzağı nedir sorusuna pek çok şekilde cevap verilebilir ve bu ifade tanımlanabilir. Ancak en kısa şekliyle likidite tuzağı nedir sorusunun cevabı şu şekildedir: Para arzında oluşan herhangi bir değişikliğin faiz oranını etkileyememesi durumuna kısaca likidite tuzağı denilebilir.
Likidite Tuzağı Nedir?
Likidite tuzağı nedir sorusunun çıkış noktası; belki de ekonominin en temel sorularından birisi olan ekonomi nasıl canlandırılır sorusudur. Zira bütün ekonomik düzenler belli bir noktada durağanlaşmaktadır. Bu durağanlaşma ekonomik doygunluk sebebiyle olabildiği gibi; resesyon yani durgunluk ya da kriz nedeniyle de olabilmektedir. Bu durum likidite tuzağının da ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Likidite tuzağı; gelirin ve para arzının artmasına rağmen faizin belli bir direnç noktasının altına düşmemesi olarak da açıklanabilir. Keynesyen Teoreminde ünlü İngiliz ekonomist John Maynard Keynes bu konuda detaylı açıklamalar yapmıştır. Bu teoremde de yer verildiği üzere; bir ekonomide likidite tuzağı oluştuğunu lm eğrisinin yatay oluşundan ve paralel şekilde ilerlemesinden de anlayabiliriz.
Para arzındaki artışların faizlerin düşüşüne yardım edemeyeceği nokta olarak da ifade edilebilen likidite tuzağı ibaresi hemen her ekonomide dönem dönem görülmüştür. Bu noktaya gelinmesi durumunda piyasaya pompalanan finansmanın elde tutulmaya başlandığı, yatırıma dönüştürülmediği ve dolayısıyla da ekonominin canlanmasına herhangi bir katkıda bulunmadığı görülmüştür. Bunda piyasa aktörlerinin; piyasada yapacakları yatırımın karşılığını alabilme ihtimallerini düşük görmeleri önemli bir etkendir. Risk / maliyet / kar üçgeninde yatırımlarının yeterli kar marjı ile dönüşüm sağlamayacağını ön gören yatırımcılar ellerindeki nakdi koruma altına almayı tercih edebilirler. Bu durumda faizlerin düşmesi durduğu gibi artış da gözlemlenebilir. Zira ellerindeki mevduatı güvence altında tutmak adına finans kurumlarına ve vadeli hesaplara yönelebilirler. Piyasadaki mevduatın belirli ellerde toplanması likidite tuzağının derinleşmesine neden olur. Bu durum ekonomideki canlanmanın önünde önemli bir set konumundadır.