“Mutluluk pantolonun iki cebindedir. Ellerini ceplerine sokmaktan korkuyorsan eğer, sen de her insan gibisindir.”
Zamanın, bazı şeyleri aleni bir gerçekmiş gibi görünmesine yardımcı kıldığı fakat kısmi olarak da yanlış olduğu yönde spesifik sorunların öne çıkmasını tetikleyen bir gerçek olduğunu anlıyorsun bir zaman. Çünkü zaman gelir ve geçerdi. Ve sadece yaptığı bu idi. Düzeltmez, toparlamaz, onarmazdı. Dökülenleri toplamaya yarayan vakit, denildiği gibi; “zaman, yaman.” idi.
Sürekliliğini anlamsızca savurmaya yarayan bir argüman olarak hep başrolde kendine yer tutan ve devamlılığını hayatın işleyişinden -günümüz şartlarından- alarak her kesimin ortak bir amaca teşvik eden inatçı bir yapısal duruşu vardır. İnsan ömrünün her bir döneminde maddesel bir imge olan ve daha fazla şeye sahip olma güdüsü ile yaşamsal yapı taşlarının yeri oturması için tek eksik olduğu düşünülen şey de paradır.
Zaman ve maddi kazanç güdüsü ile işlevsel bir evrensel gerçek vardır. Ve bu gerçek dile düşmese de, ateşin düştüğü yeri yaktığı gibi, düştüğü kalpleri de yakıyormuş meğer. Biz insanlar sahip olamadığımız şeylerin arzusu ile yanar ve tutuşur iken, derinden bizi üzmesi gereken asıl şey vicdandır. Ve tuhaftır, savunulması gerekilen tek kale de vicdanken, nedense o kale hep yerle bir olmaktaydı.
Taş blokların ardına gizlediğimiz yaşamlarımız, bizi dört duvar arası bir mutluluğa sürüklerken; yaşantılarımızı etki etmeyecek her türlü şeye karşı kendimizi savunmamız olağan ve elbette sıradan bir gerçek gibi öylece kapı ardı duruyor. O kapı ardında ne yaşandığını umursamıyor, yalnızca zevallerin bizden olabildiğince uzak olmasını temenni ediyoruz.
Kendi kabuğumuza çekilip dünyayı siyah ve beyaz gibi ayrımların merkezine gömen bu fikir ve aidiyet duygusu yalnızca bizi biz yapan tüm etkenlerden koruyabiliyor iken, yaşamsal faktör farklılıklarımız bizi başkalarından ayıran ilkel bir varlıkmış gibi hayatın kucağına atabiliyor. Ve her ne olur ise olsun, zaman en büyük araç iken; para en büyük amaçtır.
Unuttuklarımızı hatırlıyor olabileceğimiz bir an ve anlar olması dileği ile.