Humanizm, fransızca kelime köküne sahip ‘insancılık’ olarak bilinmektedir. İnsanı odak alan ve onun çevresinde gelişen bir edebi akımdır.
Akım bir yönüyle dinle ters düşmektedir. Ele alınan konu ve olaylar yaratıcı çemberinde değil de insan çevresinde değerlendirilir. İnsana olan faydası, etkisi ve zararları incelenmektedir. Doğaüstü yaklaşım bu akımda yoktur.
Akıma göre gerçeği bulmak için insanın yeteneği dışında herhangi bir şeye ihtiyaç duyulmaz.
Gizemli ve doğaüstü şeylerin yol göstermesi anlamsızdır. Bilim ve şüphe bu akım için en önemli kavramlardır.
İkisi de araştırıp öğrenmeyi teşvik ettiği için doğma şeylere karşı durup bunları tavsiye eder. Bu akım 19.yy’da anlam kazanmış, yükselmiş olsa da 15.yy’da İtalya’da bazı edebiyatçılar içinde buna benzer kelime söylenmiş, akım o dönemlerde de vardı esnekliği oluşturmuştur.
Bu akım 19.yy’da anlam kazanmış, yükselmiş olsa da 15.yy’da İtalya’da bazı edebiyatçılar içinde buna benzer kelime söylenmiş, akım o dönemlerde de vardı esnekliği oluşturmuştur.
Milattan öncede bu akıma benzer şeyler yaygınlaşmış olsa da hümanizm kelimesinin doğuşu çok sonralara dayanır.
Thales gibi düşünürler, düşünme biçimi olarak Hümanizme çok yakın kavramlar kullanmışlardır. Doğaüstü varlıkların saf dışı görülmesi, insan odaklı düşünme gibi ana temeller Antik Yunan’da da gözükmektedir.
Bu akımı benimsemiş kişilere Hümanist denir.